Diderot etkisi, tüketim mallarıyla ilgili sosyal bir olgudur. İki fikir üzerine kuruludur. İlk fikir, tüketiciler tarafından satın alınan ürünlerin kimlikleriyle uyumlu olacağıdır. İkinci fikir, tüketicinin mevcut tamamlayıcı mallarından sapan yeni bir mülkiyetin tanıtılmasının, sarmal bir tüketim süreciyle sonuçlanabileceğini belirtir. Terim, 1988’de antropolog ve tüketim kalıpları uzmanı Grant McCracken tarafından icat edildi ve adını, etkiyi ilk kez bir denemede tanımlayan Fransız filozof Denis Diderot’tan alıyor.
Neden ihtiyacımız olmayan şeyleri isteriz?
Terim, satın alınan veya hediye edilen bir ürünün kişinin mülkiyetindeki diğer metalarla ilgili memnuniyetsizlik yaratması ve olumsuz çevresel, psikolojik ve sosyal etkileri olabilecek sarmal bir tüketim modelini kışkırtması süreciyle ilgili olarak sürdürülebilir tüketim ve yeşil tüketicilik tartışmalarında yaygın bir kullanım buldu.
Peki Nedir Denis Diderot’un Hikayesi?
Diderot, büyük borç altına girmiş ve paraya ihtiyacı en üst düzeye çıkmışken 1765 yılında Rus İmparatoriçesi Büyük Catherine, sanat ve bilimin koruyucusu olarak, Diderot’nun kütüphanesini satın aldı ve hemen sonra o kütüphaneyi yine Diderot’ya bıraktı. Böylece Diderot’nun eline önemli bir miktar para geçmiş oldu. Catherine bununla da yetinmeyip 25 yıllık maaşını peşin vererek Diderot’yu kütüphanecisi olarak işe başlattı.
Diderot, eline geçen bu büyük parayla öteden beri almayı düşünüp de alamadığı kırmızı pahalı bir sabahlık aldı. Sabahlık o kadar görkemliydi ki Diderot evdeki eşyaların ona uymadığını fark etti ve başladı eşyalarını sabahlığına uygun olacak yenileriyle değiştirmeye. Her değiştirmede diğerleriyle uygunsuzluk daha da arttı ve ötekileri de yenilemeye başladı. Sonunda kendisini, evdeki bütün eşyaları yenileriyle değiştirmiş ve yeniden borçlu duruma düşmüş olarak buldu.
Diderot, bütün bunlardan sonra “Eski Sabahlığım İçin Pişmanlık” başlıklı bir yazı yazdı ve içine düştüğü tüketim çılgınlığını anlattı.
İşte suanda bize dayatılan sistem tam olarak bu noktadan beslenmektedir.
Kapitalist sistem, asıl olarak tüketim üzerine kuruludur. Tüketimin bir çılgınlığa dönüşmesi özellikle reklamların insanları aşırı biçimde etkilemeye başlamasıyla hız kazanmıştır.
Pandemi dönemiyle hayatımıza giren online alışveriş sisteminin getirdiği kolaylıkla önce alım alanı meydana getirildi. Tek bir parmak hareketiyle her şey insanoğlunun önüne serildi. Sonrasında da İnfluencer adı altında oluşturduğu sistemlede biz bir aileyiz diyerek insanların samimiyeti satın alınmaya başlandı. Çoğu genç olan bu sistemde kolay para ve kolay hayat empoze edilerek ulaşım kolaylığıyla insanlara sende al, sende yaşa kampanyası hızla ilerlemeye başladı. Ve kaçınılmaz son gerçekleşti. Bir süre sonrada herkeste Denis Diderot dönüşümü başladı.
Bitmeyen kredi borçları. Bir kullanımdan sonra giyilmeyen onca ayakkabı, çanta ve kıyafetler. Tarihi geçmiş parfüm ve kozmetik eşyaları. Çokluğu ile koca bir mahalleye yetecek nevresim takımları ve bitmek bilmeyen mutfak eşyaları.
Oysa gelir iki şekilde kullanılır. Tüketim ve tasarruf!