Film Şeridi

Film Şeridi

Sonsuzluktan önceki son film.

0

Hayatın ağır yükünden bu sefer galiba kurtuluyordum. Kaç tane hoşça kal sığdırabildim acaba şu kısa ömrüme? Sahi bu hayat bana ne kadar da az bir bölüm vermişti oyununda. Ne kadar adil orası tartışılır. Hayatım gözümün önünden bir film şeridi gibi geçecek mi, ya da o kadar vaktim var mı bilmiyorum ama insan şu yirmi küsür seneyi düşünmeden edemiyor. Başlıyor kafamın içindeki geçmiş senaryolar oynamaya. Çocukluğumda annemin düştüğümde yaralarımı sarmasından bir anda kalp yaralarımı ağlaya ağlaya kendimin sardığı güne geçiyor film şeridi , annemi arıyorum, göremiyorum. Sonra babamı görüyorum el ele tutuşmuş oyun parkına gidiyoruz, film şeridi kendi başıma ağladığım parka sarıyor anımın tam ortasında. Hani diyorum, hani babam? Az önce tutuyordu elimi sımsıkı. Yanımda yürüyen insanları arıyor gözlerim. Madem sonsuzluktan bir önce izlediğim son film bu ,bari diyorum kendime , son kez göreyim onları , çok özledim. En yakın arkadaşımı görüyorum. Nasılda güzel gülüyoruz. Beraber son gülüşümüzdü bu, hatırlıyorum. Annem geliyor kadraja. Pek beceremese de elinden gelenin en iyisini yapıp örüyor saçlarımı. Dedem ninniler söylüyor hep oturduğu koltuğa uzanmış, kadraj yine değişiyor, koltuk bomboş. Bir dolapta dedemin ceketi. Ceketin duruşu kalbime oturuyor. Kardeşimi görüyorum , en zayıf yanımı. Bir üzüntü çöküyor içime. Anneme seslenmek istiyorum, ‘Gel anne sar bu yaralarımı , baba tut elimi.’ Film şeridi hayatımın kesitlerini bir oradan bir buradan almaya devam ederken hatırlayamadığım anılarım beliriyor. Güldüğüm anlara tepki veremesem de o mutluluk yetiyor bana. Benimle gülen herkese minnet duyuyorum. Varlıklarına teşekkür ediyor, bu teşekkürle de bir bakıma veda ediyorum onlara sessiz sedasız. Bana el salladıklarını hayal etmeye çalışıyorum. Bir yer var, bütün hayallerim orada saklanmış gibi. Hepsine teker teker bakıyorum. Gerçekleştirememiş olmanın verdiği hüzün dertlendiriyor bir kere daha beni. Burası öyle bir yer ki herkes müziği duyuyor ve dans eden kimse deli sanılmıyor. Burası öyle bir yer ki burada hep mutlu sonlar var. Hepsine teker teker el sallıyorum. Çocukluğumu öpüyor ve ondan zamanında üzüldüğü her an için özür diliyorum. Oynayamadığı her evcilik için, gülemediği, kendini suçlu hissettiği her an için bir kez daha özür diliyorum. Kadrajın bir anda sona doğru geldiğini fark ediyorum. ‘Sonsuzluk kervanı yaklaşıyor galiba ‘diye geçiriyorum içimden. Ne hissedeceğimi bilmediğim yarınlara koşuyorum. Doktorların sesleri dolduruyor kulaklarımı. Bir kişinin plastik eldivenini çıplak tenimde hissediyorum. Zihnimdeki sesler uğultuya dönüşürken yanımda sadece annemi istiyorum. Doktorların sesleri yavaş yavaş giderken zihnimde canlanan çocukluğuma bir öpücük kondurup elinden tutuyor ve gülümsüyorum. Doktorcuğuma bir teşekkür yolluyorum içimden. Kısacık hayatımın yer aldığı film şeridinin sonunda onu da görüyorum. Çocukluğum elimi bırakıp yere düşüyor ve kanayan dizlerini kimsenin sarmadığını görüyorum. İşte o an zihnimdeki bütün sesler susuyor. Ölüm sessizliğine hoş geldiniz.

İçeriği Dinle

İlginizi Çekebilir

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz mail bültenine katılın ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.