Duvarlar
Trendlerdeki Yazı

Duvarlar

0

Demişti adamın biri; benim gürültüden uyuyamadığım gecelerde dışarıda gürültü yoktu. Saydım beş kişiydik, dört duvar bir de ben. ” Yalnızlığını paylaştığın duvarların üzerine geldiğini izlersin. ‘Halbuki’ dersin.” ne güzel ağlamalarımı dinliyorlardı dünyadaki her şeye. Bir kuşun kanat çırpmasına, bir annenin sessiz feryadına, bir adamın çocukluk aşkına ya da bir yazarın öldürdüğü kitap karakterine… Şu üç günlük dünyada ne de çok şey vardı ağlanacak ama ne kadarda acı ki şu üç günlük dünyada çığlıklarımızı sadece dört duvar duyacak. Bağrınırsın o sessiz, o taş , o herkesin derdini dinleyen duvarlara, ağlarsın. Bir insana gidip anlatmaktansa derdini, gider onlara anlatırsın. Mesela başlarsın önce Samiye’nin yıllardır içine attığı acılarına ağlamaya duvarlara karşı, sonra Kevser’e dönersin, onun sessiz feryadına. Onları uzaktan izleyen Ahmet’in Mehmet’in öksüz duruşlarına ağlarsın. Bilmesen de mesela Fatma’nın hayata karşı olan kırgınlıklarını yine de gözlerinden anlarsın, bir bakışı kalbine oturur yine dönersin onlara başlarsın ağlamaya. Bilirsin o koca beton parçalarından başka duyan yoktur seni. Sonra devam edersin belki bu sefer Raif’in çocuğunu hiç tanımayıp sadece tren garından görmesine, dönersin oradan bilmem kimin ekmek almaya üç kuruş para bulamamasına. Ümit Yaşar’ın çaresizliğinden çok oğlu Vedat’ın içine attıklarını düşünürsün ya da Cemal Süreya’nın hayal kırıklıklarını. Tüm düşüncelerini bilen, tüm dertlerini dinleyen o dört duvardır sadece. Herkese ağlarsın da sesini duvarlardan başka kimseye duyuramayan kendine ağlayamazsın, çünkü kendine sıra gelmez tıpkı ücra mahallenin gecekondusunda üç çocuğuna bakan Nurhayat’ın tüm dünyaya karşı davrandığı gibi. İçten içe bilirsin acizliğin, çaresizliğin ne demek olduğunu o yüzden oturursun ağlarsın orada burada gördüğün bir adamın boynu bükük boşluğa bakmasına. O yüzden gücüne gider bir çocuğun yalın ayak gezmesi sokaklarda. Hepsini dinler bu dört duvar, hepsini. Bir süre sonra belki de onlarda dayanamaz sana üzerine üzerine gelirler. Gelmesinler diye pencereni açarsın, bir kuş geçer umut dolar bütün yıkık bina. Kuşun kanadından bir tüy düşer pencerene, ama o tüye bir daha uçamayacağını söylemezsin, alırsın saklarsın. Umutları doldurduktan sonra dört duvar arasına kapatırsın pencereni. Duvarlar yine hazırdır dert dinlemeye, o umutlar yetmiştir onlara bir dahaki ağlamalara kadar. O koca beton parçalarına bir umut yeterde, dünyada ufacık yer kaplayan sana dört duvarın içinde hiçbir ağlamak yetmez.

İlginizi Çekebilir
miras-Vigdis Hjorth

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz mail bültenine katılın ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.