Cinayet Trende, Sır Perdesi Sahnede!

Cinayet Trende, Sır Perdesi Sahnede!

0

Geçtiğimiz günlerde Atatürk Kültür Merkezi’nde sahnelenen “Doğu Ekspresinde Cinayet” oyununu izleme fırsatım oldu. Agatha Christie hayranı biri olarak, bu deneyim benim için unutulmazdı. Akla Kara Tiyatrosu’nun sahneye taşıdığı eser, etkileyici atmosferi, detaylı dekorları ve güçlü oyunculuklarıyla izleyiciyi içine çeken bir yapım olmuş. Polisiye edebiyatının en önemli eserlerinden biri olan bu hikaye, tiyatro sahnesinde yeniden hayat bulurken, izleyenlere hem bir dedektiflik hikayesinin heyecanını hem de adalet ve vicdan kavramlarını sorgulatan derin bir mesaj sunuyor.

Agatha Christie’nin “Doğu Ekspresinde Cinayet” romanı, 1933 yılında İstanbul’daki Pera Palas Oteli’nde yazılmış. Yazarın İstanbul’a duyduğu hayranlık ve Pera Palas’taki sık konaklamaları, bu eseri ortaya çıkarırken önemli bir ilham kaynağı olmuş. Ayrıca, otelin geçmişine dair ilginç bir detay da var: Christie’nin kayıp 11 gününe dair bir ipucu olduğu düşünülen eski bir anahtar burada bulunmuş. Bu gizemli detay, yazarın eserlerine dair büyüyü ve merakı artırıyor. Christie, bu romanı için “Bir trende geçen hikaye, yalnızca fiziksel sınırların değil, insan ilişkilerinin karmaşıklığının da yansımasıdır” diyerek aslında bu hikayenin ne kadar derin bir anlam taşıdığını vurguluyor.

Oyun, İstanbul’dan yola çıkan lüks Doğu Ekspresi’nde geçiyor. Farklı sosyal ve kültürel geçmişlere sahip yolcular arasında Hercule Poirot da bulunuyor. Ancak daha yolculuğun başında işlenen bir cinayet, sıradan bir tren yolculuğunu tam anlamıyla bir gerilim hikayesine dönüştürüyor. Poirot, karla kaplı bir dağ başında duran trenin içinde polisler gelmeden önce katili bulmak zorunda. Cinayetin işlendiği kompartımanda fazla kanıt bulunması ve her yolcunun bir alibisi olması, işleri iyice karmaşık hale getiriyor. Ancak Poirot zekası ve sezgileriyle yalnızca bu cinayeti çözmekle kalmıyor, aynı zamanda adalet ve insan doğasının karanlık tarafları hakkında izleyiciyi düşündürüyor.

IMG 3027 scaled e1733596839320

Hercule Poirot’yu canlandıran Atilla Şendil, karakterin titizliğini ve zekasını büyük bir ustalıkla sahneye taşıyor. Özellikle Poirot’nun vicdan ve adalet çatışmalarını aktarmadaki başarısı, izleyiciyi hikayenin bir parçası haline getiriyor. Kadronun diğer üyeleri de çok başarılı. Sinema ve dublaj dünyasından tanınan isimlerden oluşan ekip, her bir şüpheliyi öyle etkileyici bir şekilde canlandırıyor ki her sahnede “katil kim?” sorusunu sormadan edemiyorsunuz.

Sahne tasarımı ve kullanılan projeksiyonlar, izleyiciyi 1930’ların Doğu Ekspresi atmosferine taşımayı başarıyor. Tren kompartımanlarının detayları, projeksiyonla yansıtılan dış mekan görüntüleriyle birleşerek hikayeye görsel bir derinlik katıyor. Ancak bazı sahnelerde projeksiyon kullanımı, tiyatro hissinden bir miktar uzaklaşmamıza neden olabiliyor. Yine de bu durum, genel atmosferin büyüsünü bozmuyor. Oyun boyunca Hercule Poirot’nun şu sözleri ise akıllardan çıkmıyor:
“Adalet, her zaman yasa değildir. Adalet, bazen vicdanın yolunda yürümektir. Ama vicdanın sessizliğinde de bir yargıç yatar ve o yargıç en ağır hükmü verir.”

“Doğu Ekspresinde Cinayet”, yalnızca bir cinayet hikayesi değil, aynı zamanda insan doğasına ve ahlak kavramlarına derin bir yolculuk sunuyor. Polisiye sevenler ve Agatha Christie’ye hayran olanlar için mutlaka izlenmesi gereken bir oyun olmuş diyebilirim.

İçerik üretmeyi, dijital pazarlama ve sosyal medya dünyasında keşifler yapmayı çok seviyorum.

Yazarın Profili

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz mail bültenine katılın ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.