Keyfini taştan çıkartmayı hayat felsefesi haline getirmiş olan kadın ve genç kızların vazgeçilmez aktivitesi olan makyaj, en etkili kişisel terapi yöntemlerinden biri…
Aynaya baktığınızda gördüğünüz kişi, ruhunuzun size olan yansımasıdır. Siz kendinizi nasıl görmek, nasıl hissetmek, nasıl olmak istiyorsanız onu görürsünüz.
Bir anda çıkan tartışma sonrasında aynanın karşısına geçip Pamela’nın “İstanbul” şarkısı eşliğinde içinizde biriken kötü enerjiyi kendinizi en iyi hissedeceğiniz hale dönüştürmek için kullandığınızda, aslında o tartışmanın sizi en iyi hale dönüştürmek için başladığının farkına varırsınız.
Dışarı çıkmak için hazırlandığınızda yeni öğrendiğiniz makyaj tüyosunu yüzünüzde denemek için sabırsızlanmanız, her kadının küçük kız çocuğu gibi eğlenmesini anımsatmaz mı?
Bugün makyaj yapmanın psikolojiye olumlu katkılarından bahsedeceğim.
Psikolojide Makyaj
“Hasarlı Bir Beyni Tedavi Etmek” kitabının yazarı Psikolog Mike Dow, depresyon ve kaygı bozukluğunun nörolojik bir süreç olduğunu söylüyor ve cilt bakımı, makyaj gibi gündelik alışkanlıkların bu süreçte kişiyi “tuzak düşünceler” den uzak tuttuğunu belirtiyor. Beyin aktivitelerinin doğrusal değil, daireler halinde olduğunu söyleyen Dow, bu gibi kendini tekrarlayan aktivitelerin beyni tuzak düşüncelerden koruduğunu saptamış.
Bu araştırmayı destekleyen başka bilimsel veriler de bulunuyor. Makyaj ve cilt bakımında yaptığımız her dokunuş beyindeki nörokimyasalları tetikliyor ve bu da ruhunuzu dinginleştirmenizi sağlıyor. Bu nedenle kendinizle ilgilenmeye başladığınızda otomatik olarak sakinleşiyorsunuz. Ve bilim gösteriyor ki makyaj yaparken, meditasyon sırasında oluşan beyin aktivitelerinin aynısı gerçekleşiyor.
Yani makyaj yapmak meditasyon yapmakla aynı kapıya çıkıyor.
Evet… Güvenli ortamlarda makyaj yaptığınızı biliyorum. Makyaj ürünlerinin hem beden sağlığına hem de ruh sağlığına olumlu etkisi olduğunu da öğrenmiş olduk. O halde;
Kadının güzelliği onun süksesidir… diyebilir miyiz? Yorumlara Bekliyorum.
